Nihayet ilk yazımı yazmaya başlayabildim. İlk yazımın özel olmasını istedim. Bu sebeple -bence- dünyanın en güzel eseri Nike of Samothrace ile başlıyorum.
Heykelde tasfir edilen kadın figürü yunan mitolojisinde zafer tanrıçası olarak bilinen Nike(Roma'da Victoria)'dir.İnsan görünümündeki tanrıçanın çok hızlı koşma ve uçma yeteneğine sahip olduğu söylenir.
Heykel son yapılan araştırmalara göre İ.Ö. 180 200'lü yıllarda Makedon Kral I. Demetrius'un kazandığı Kıbrıs Zaferi'nin ardından Rodos'ta yapılmış. Eserde Yunanistan'ın mermer ocaklarıyla ünlü Paros adasından çıkarılan "paros mermeri" kullanılmıştır. Somothrece of Nike adadaki "Büyük Tanrılar Tapınağı"nda denizi görecek şekilde yerleştirilmişti. Heykeltıraşın kim olduğu ne yazık ki bilinmiyor.
Heykel hakkında okuduğum en güzel yorum "Şiddetli hareket ve hareketsizliğin donduğu mükemmel beraberlik". Nike'nin sabit vücuduna karşın rüzgarın havalandırdığı elbisesinin üzerindeki ahenk olaanüstü bir şekilde işlenmiştir.
Nike of Samothrace'in parçaları 1963 yılında fransız konsolosu -aynı zamanda amatör olarak arkeolojiyle ilgilendiği söyleniyor- Charles Champpoiseau tarafından Gökçeada'ya 37 km uzaklıktaki Samothraki (Türkçe Semadirek) adasında keşfedilmiş. Bulunan parçalar birleştirilerek 1884 yılından itibaren Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenmeye başlamıştır.
Heykelin ilk sunumu (1866) |
Louvre Müzesi avlusundaki ilk montaj denemesi (1879) |
Heykelin 1950 yılında bulunan sağ eli |
Her ne kadar parçalar birleştirilse de, heykelin başı ve kolları bulunamadığından heykel başsız ve kolsuz olarak sergileniyor. 1950'li yıllarda Samothraki'de yapılan kazılarda heykelin ellerine ait olduğu düşünülen parçalara erişilmiştir. Bulunan parçalar Samothrece of Nike'nin sağ elini ağzına götürerek kazanılan zaferi haykırıyor gibi durduğu tahmin ediliyor. Heykelin orijinal halindeki duruşu hakkındaki bu bilgiye İzmir Myrina Antik Kenti'nde bulunan küçük toprak Victory heykelleri aracılığı ile ulaşılmış.
Myrina'da bulunan sözkonusu heykel Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. |
Heykelin yeniden yapılandırılmış halleri. İki eser de kayıptır ve nerede olduğuna dair herhangibir bilgi yoktur. |
Heykelin bir trompet, çekenk ya da sağ elinde bir fileto tuttuğuna dair çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. Bu bilgiye dayanarak heykelin çeşitli rekonstrüksiyonları yapılmış ancak 1950'lerden sonra bulunan el kalıntılarıyla beraber bu iddiaların gerçek olmadığı kanıtlanmıştır.
The Escalier Daru |
SAMOTHRAKİ ADASI
Heykelden bahsetmişken ada hakkında da bir kaç kelam etmek isterim. Ada Yunanistan'daki en yakın kara parçasına 48 km uzaklıkta. Nüfusu 2003 sayımlarına göre 2300. Ege adaları içerisinde Girit'ten sonra en yüksek ikinci ada aynı zamanda. Adayla ilgili internetten araştırma yaparken İlyada destanında da bu yüksekliğinden ve görkeminden sık sık bahsedildiğini öğrendim.
Ada 1457 yılından 1913 yılına kadar Osmanlı Devleti sınırları içinde yer aldı. Yani 1963'te Charles Champpoiseau tarafından keşfedilip Fransa'ya götürülüşü sırasında ada türklere aitti. Anadolu'daki eserlerin yurt dışına kaçırılışı-satışı ya da daha nazik bir biçimde söyleyecek olursak götürülüşünün geçmişten günümüze bir gelenek tadında sürdüğünü Nike of Samothrace'te de görebiliyoruz. Heykelin ve o döneme ait bazı parçalar Samothraki Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor ancak ben heykelin şu anda Fransa'da bulunuyor oluşundan büyük bir üzüntü duyuyorum şahsen.
Adanın yunanca ismi Trakya Samos'u anlamına gelen Samos Thrakis'den gelmiş. Osmanlı dönemindeyse adaya yüksekliğinden dolayı Semadirek adı verilmiş.
Adanın silüet fotoğrafları ile yazımı sonlandırıyorum.
Fotoğraf " http://samothrakifromimbros.blogspot.com/ " adresinden alınmıştır. |
Fotoğraf " http://samothrakifromimbros.blogspot.com/ " adresinden alınmıştır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder